Seyit Onbaşı’nın Arkadasındaki Asker: Niğdeli Ali21st Mart 2016
Seyit Onbaşı’nın 276 kg’lık top mermisini kaldırdığı resimde hemen arkasında duran yiğit bir asker daha vardır; Niğdeli Ali… Niğdeli Ali, aynı zamanda Seyit Onbaşı’nın en yakınlarından biriydi. Cephe gerisinde birlikte çokça vakit geçirir, savaşın zor şartlarında az da olsa dertleşme imkânı bulurlardı.
Niğdeli Ali; 2.Ağır Topçu Tugayı, 4. Ağır Topçu Alayı, 2. Topçu Taburuna bağlı olan Mecidiye Tabyası’ndaki 3 numaralı topçu neferiydi. Topların çalışma sistemini Mecidiye Tabyası’nda Alman öğretmenlerden öğrenir.
17 Mart’ta ertesi gün saldırı olacağına dair istihbarat alınmıştır ve hummalı bir çalışma vardır.
Düşman donanması, 16 savaş gemisi, 4 kruvazör, 14 muhrip, 21 mayın tarama gemisi, 6 denizaltı, 6 uçağı taşıyan gemi, çok sayıda muhbir ve gambotlarla sayısı yüzü geçen en büyük filosu, 18 Mart saat 10.05’de Boğaz’dan girmeye başlar. Düşman kuvvetleri, 11.15’de şiddetli atışlara başlamıştır.
Gemilerin atış alanımıza girmemesi sebebiyle bu atışlara karşılık verilememiştir.
Bu ağır ateşten Yüzbaşı Hilmi Bey’in yardımıyla ilk kurtulan Niğdeli Ali olur. Niğdeli Ali, arkadaşlarına yardıma koşarken toprak üzerinde dikili duran bir ayağa rastlar. Toprağı kazdıklarında oksijensizlikten bayılmış olan Seyit Onbaşı’yı bulurlar. Seyit Onbaşı’nın vincin bozuk olması sebebiyle 276 kiloluk top mermisini tek başına kaldırıp topun ateşlenmesini sağlamıştır. Attığı toplardan biri Ocean Zırhlısına gelmiş ve donanmanın hasarında büyük rol almıştır. Bu anlarda yanında yeni Niğdeli Ali vardır ve büyük yardımı olmuştur.
Niğdeli Ali, Çanakkale Savaşı bitmeden Kafkas Cephesi’ne sevk edilir. 52 günde zor şartlar altında Erzurum’a ulaşır. Yıllardır süren savaşlarda bitik düşmüş bir halk.. Her türlü yokluk zirvede.. Askerler günlerini yarı aç yarı tok geçirir. Çorbalar kurtlu, pabuçları yamalıdır. Tek gaye tek amaç vardır; namus kadar kıymetli vatan toprağını düşman ayakları değmesin…
Birlik Kayseri’de konaklar. Niğdeli Ali de 4 yıldır cepheden cepheye koşarken görmediği ailesini görmek için kısa bir süre birlikten ayrılır. Fakat kaçtığı zannedilen Niğdeli Ali’nin peşine düşülerek kısa sürede birliğe geri getirilir.
Eskişehir, Kütahya, Afyon derken işgal edilen topraklar geri alınarak Yunanlılar İzmir’de denize dökülmüştü. İzmir’in kurtuluşundan sonra asker terhis edilir, isteyenlere İzmir’den toprak verilir. Niğdeli Ali toprak istemez ve memleketine Niğde’ye gider.
Tabi giden Ali ile dönen Ali bir değildir. Soğanlıdere’de ayağına 7 kurşun isabet eder. Kurşunlar çıkarılsa da Niğdeli Ali bir ömür kurşunların izini taşır.
“Babam garip yaşadı, garip öldü” diye anlatıyor oğul Tahsin. Savaştan sonra yaşadığı zor şartlara rağmen Atatürk’ün teklif ettiği gazilik maaşını da Ege’de verilecek araziyi de kabul etmez, Seyit Onbaşı gibi…
Vatan uğruna dökülen kanın da canın da karşılığını düşünmez ecdadımız. Onların tek bir ideali oldu; başımızda ki bayrak inmesin, ezan sesi dinmesin!
Onlar vazifelerini fazlasıyla yaptılar sıra torunlarında…
Çanakkale Savaşları araştırmacılarından eğitimci Ömer Arslan, Niğdeli Ali hakkındaki bu bilgileri 14 Mayıs 2007’de oğlu Tahsin Öztürk’ten alıp derlemiştir.
Kaynak: Harp Mecmuası Kasım 1915 sayısı
Leave a Reply